31 Ocak 2013

0000000005

Echart Tolle'in bir yazısında geçer bu muhteşem hikaye, kendi yaşamımıza fayda sağlayacak en yüksek payı çıkarabilmek dileğiyle...
 
İki ördek kavga ettiğinde; bir süre sonra ayrıldıklarını ve farklı yönlere uçtuklarını görürüsünüz. Birbirlerinden ayrılınca güçlü bir şekilde kanatlarını çırparlar ve böylece kavga sırasında topladıkları aşırı enerjiyi atarlar üzerlerinden. Hiç bir şey olmamış gibi huzurla süzülürler.

Eğer ördekler insan zihnine sahip olsalardı, kavgayı düşüncede canlı tutar, hikayeler kurarlardı. Bir ördeğin hikayesi muhtemelen şöyle olurdu: ''Az önce onun yaptığına inanamıyorum. On santim yanıma yaklaştı . Sanki gölün sahibi oymuş gibi davranıyor. Özel alanıma hiç saygısı yok. Bir dahaki sefere beni kızdırmak için başka şeyler yapacak. Bir dahaki sefere ona unutamayacağı bir ders vereceğim... '' Böylelikle, zihin bir sürü hikayeler kurup durur ve aradan zaman da geçse, öfke ilk günkü gibi devam eder ve unutmaz.

Vücuda gelince, düşüncelerde kavga hala devam ettiğinden, vücut da gerçekle düşünceler arasındaki farkı bilmediğinden, bütün düşünceler için hormonal ve enerjisel tepkiler vermeye devam eder. Kavga halini yaşayarak hep kavgaya hazır tutar kendisini. Bir düşünce bir sonrakini tetikleyerek tamamen düşüncelerden oluşan zincirleme bir reaksiyona dönüşür.

İşte bir insan zihni olsaydı zavallı ördek böyle düşünecekti.
 
Ama malesef bir çok insan aynı bu şekilde yaşıyor tüm hayatını.
 
Bir çok olay gerçekte bitmiyor.
 
Ördeğin bize verdiği ders şudur: Kanatlarını çırp – yani hikayelerle beyninin içinde yaşayıp durmayı bırak – ve tek gerçeğe geri dön: Şimdiye, an'ı yaşamaya...

Hiç yorum yok: